1. Giriş

Bu yazımızda Anayasa Mahkemesinin 15/12/2023 tarihli ve 32400 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Kişisel Verileri Koruma Kurulu ("Kurul") tarafından gerekli teknik ve idari tedbirlerin alınmadığından bahisle uygulanan idari para cezası nedeniyle mülkiyet hakkının ihlaline ilişkin 2020/7518 numaralı başvuru numaralı 12/10/2023 tarihli kararı inceleyeceğiz. Karar, Dünya Veri Koruma otoritelerince oldukça bilinen Marriott veri ihlal olayı üzerinden Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından verilmiş bir kararın Anayasa Mahkemesi tarafından yapılmış son değerlendirilmesidir.

  1. Olayın Özeti

Başvurucu merkezi yurt dışında bulunan uluslararası oteller işleten, otellere franchise hizmet veren holding şirketidir. Şirket 2016 yılında başka bir konaklama şirketini devralmıştır. Başvurucu 8/9/2018 tarihinde devraldığı şirketin konuk rezervasyon veri tabanında şüpheli işleme dair uyarılar almıştır. Yapılan incelemeler sonucunda 19/11/2018 tarihinde başvurucu devralmış olduğu şirketin veri tabanına yetkisiz üçüncü bir kişinin eriştiğini tespit etmiştir. Başvurucu 30/11/2018 tarihinde basın açıklaması yapmış ve konuya dair bilgilendirme yapmıştır. Daha sonra başvurucu 3/12/2018 tarihinde ihlale ilişkin Kişisel Verileri Koruma Kurumu'na ("Kurum") başvurmuş ve yetkisiz erişimin 2014 tarihinden beri olduğunu, 500 milyon kullanıcının ihlalden etkilendiğini ve 337 milyon kişinin verilerinin çalındığını belirtmiştir.. Kurul tarafından yapılan incelemeler sonucunda 16/05/2019 tarihinde başvurucuya gerekli tedbirlerin alınmaması sebebiyle 1.100.000 TL, ihlalin en kısa sürede bildirilmemesi sebebiyle 350.000 TL olmak üzere 1.450.000 TL idari para cezası verilmiştir.

  1. Başvurucu'nun İtirazları

Başvurucu idari yaptırımın usule uygun olarak tebliğ edilmediği, veri sorumlusu olarak kabul edilemeyeceği, Kurul kararının gerekçeli olmaması sebebiyle 26/07/2019 tarihinde karara itiraz etmiştir. 23/12/2019 tarihinde başvuru "...idarece düzenlenen tutanak ile eylemin sabit olduğu, sabit bulunan eylemin oluşturduğu kabahat nedeni ile hakkında idari yaptırım kararı düzenlenen idari yaptırımın yasa ve usule uygun olduğu anlaşılmakla itirazın reddine karar vermek gerekmiş[tir]..." gerekçesi ile reddedilmiştir.Buna karşın bir başka sulh ceza hakimliğinde itirazda bulunulmuş ancak itiraz da olağan başvuru yolları sona erecek şekilde ret edilmiştir.. Başvurucu son olarak 19/2/2020 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

  1. AYM'nin Bulguları

Somut olayda Anayasa Mahkemesi incelemesinde şikâyetin özünün idari para cezası uygulaması sebebiyle mülkiyet hakkının ihlali olduğunu ifade ederek başvurucunun öne sürmüş olduğu iddiaların mülkiyet hakkının usul güvenceleri kapsamında incelenmesi gerektiğini belirtmiştir.

Anayasa Mahkemesi somut olayda mülkiyet hakkı ihlali iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olmaması ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden bulunmaması nedeniyle iddianın kabul edilebilir olduğunu belirtmiştir. Esas yönünden yapılan incelemede ise uygulanan idari para cezasının başvurucunun mal varlığında eksilmeye neden olduğu ve eksilmeye neden olan paranın mülk teşkil etmesi nedeniyle mülkiyet hakkına müdahale bulunduğu ifade edilmiştir.

  1. AYM'nin Kararı

Mahkeme, somut olayda karar verirken uygulanan yaptırımı ölçülük, kanunilik ve kamu yararı ilkeleri doğrultusunda incelemiştir. Başvurucunun öne sürmüş olduğu iddiaların özellikle veri sorumlusu ve zaman bakımından uygulama yönünden iddiaların önemli iddialar olduğu ifade edilmiş ancak Hakimlik tarafından bu konularda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı ifade edilmiştir. Bunun sonuca olarak Anayasal güvencelerin yeterince sağlanmadığı kanaatine varılmıştır.

  1. Sonuç

Özetle, AYM yerinde bir değerlendirme ile, Sulh Ceza Hakimliği'nin yeterli bir inceleme yapmadan, somut olayda bakması gereken veri sorumlusunun kim olduğu, mevzuatın kapsamına ilişkin sınırlı bir inceleme yapması gibi sebeplerle Anadolu Sulh Ceza Mahkemesinin kararını hukuka aykırı bulmuştur. Netice itibariyle Anayasa Mahkemesi tarafından başvurucunun başvurusu kabul edilmiş, Anayasa'nın 35. Maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği tespit edilmiş ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmiştir. Kurul kararlarının İdari Yargı'da görülmesinin tartışıldığı bu günlerde AYM'de bu kararı ile yapıya bir tuğla daha koymuştur. Kurul kararlarının daha nitelikli bir şekilde incelenmesi gerektiği ve buna göre bir denetleme mekanizmasının oluşturulması gerektiği açıktır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.