I. Giriş

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin belki de en başında gelen tahkim, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de gelişmekte ve yaygınlaşmaktadır. Bu gelişim ise, özellikle yabancı yatırımcıların büyük önem verdiği ve uyuşmazlığın her iki tarafı için de faydalar barındıran tahkimin ülkemizdeki uygulaması sırasında birtakım eksiklik ve belirsizlikleri gün yüzüne çıkarmaktadır. Bu yazımızda söz konusu belirsizliklerden biri olan tahkim sözleşmelerinin dili konusuna değinecek ve Yargıtay'ın farklı görüşlerini inceleyeceğiz.

II. 805 Sayılı Kanun'un Tahkim Sözleşmelerine Etkisi

22 Nisan 1926 tarihinden beri yürürlükte olan ve yalnızca 9 maddeden oluşan 805 Sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun ("Kanun"), tahkim sözleşmelerinin dili de dahil olmak üzere tahkime ilişkin birçok konuda tartışmaların odak noktası olmuştur.

Söz konusu Kanun'un 1. maddesi: "Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar." şeklinde iken 2. maddesinde ise: "Ecnebi Şirket ve müesseseler için bu mecburiyet Türk müessesatı ile ve Türkiye tebaasından olan efrat ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devair ve memurini Devletten birine ibraz mecburiyetinde bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmiştir." ifadelerine yer verilmiştir. Kanun'un düzenlenmesindeki ana amacın, yürürlüğe konulduğu dönem göz önüne alındığında henüz çok genç olan Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili Türkçenin yaygınlaştırılması olduğu görülebilmekte ise de, günümüz şartlarında bu Kanun'un yorumlanması sırasında ortaya çıkan problemler, tahkim sözleşmesinin Türk ve yabancı taraflarını zor durumda bırakabilmektedir. Zira, Kanun'un milletlerarası tahkim sözleşmelerine uygulanıp uygulanmayacağı noktasında Yargıtay'ın birbirine zıt kararları bulunmakta, bu durum da sözleşmelerin geçerliliğini şüpheye düşürerek tahkim yoluna başvuracak taraflarda güvensizlik hissi uyandırmaktadır.

Kanun'un 1. maddesi incelendiğinde, her iki tarafı da Türk olan ve Türkiye dahilinde yapılacak her türlü işlem ve sözleşmede Türkçe dilinin kullanımının, ilgili sözleşmenin ve işlemin geçerliliği için zorunlu bir unsur olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar doktrinde her iki tarafın Türk olduğu tahkim sözleşmelerinin de 805 Sayılı Kanun'a tabi olmadığı yönünde görüşler mevcut ise de, genel görüş bu sözleşmelerin Kanun kapsamında sayılacağı şeklindedir (Bkz. Ergin NOMER, Devletler Hususi Hukuku, İstanbul, 2017, s. 569; Ergin NOMER, Milletlerarası Usul Hukuku, İstanbul 2018, s. 251). Asıl tartışma ise, yabancı şirket ve müesseseleri ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve Türk müesseseleri arasında akdedilecek sözleşmelerin dilinin Türkçe olmak zorunda olup olmadığı üzerinde toplanmaktadır. Konuya ilişkin doktrinde ve Yargıtay nezdinde farklı görüşler mevcut olup, bu ayrım büyük oranda Kanun lafzının farklı yorumlanmasından doğmaktadır.

805 Sayılı Kanun'un, bir tarafı yabancı olan tahkim sözleşmelerini kapsamadığı görüşünün dayanaklarından biri, 1 ve 2. maddeler arasındaki içerik farklılığıdır. Şöyle ki; Kanun'un Türk taraflar arasındaki sözleşmeleri düzenleyen 1. maddesinde "muamele (işlem)" ve "mukavele (sözleşme)" sözcükleri bir arada kullanılmışken, yabancı müesseselerle olan ilişkileri düzenleyen 2. maddede yalnızca "muamele" sözcüğüne yer verilmiş, "mukavele" sözcüğü bu madde kapsamına alınmamıştır. Bu durum bir kısımca Kanun Koyucunun bilinçli olarak bir tarafı yabancı olan sözleşmelerin Kanun kapsamı dışında bıraktığı şeklinde yorumlanırken, karşı görüşte olanlar ise "muamele" sözcüğünün her türlü hukuki işlemi kapsadığı, dolayısıyla milletlerarası tahkim sözleşmelerinin de bu Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur.

Bunun yanında, 4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu ("MTK") ile Türkiye'nin taraf olduğu, 1958 Tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkında New York Sözleşmesi ve Milletlerarası Ticari Hakemlik Konusundaki 1961 Tarihli Avrupa Sözleşmesi'nde de milletlerarası tahkim sözleşmelerinin hangi dilde olması gerektiği hususunda bir ön şart veya düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu yönden de, milletlerarası tahkim sözleşmelerinin, 805 Sayılı Kanun'dan daha özel nitelikli düzenlemeler olan MTK ve ilgili uluslararası sözleşmeler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve Türkçe dil şartının uygulanmayacağı savunulabilecektir.

Yargıtay da yakın tarihli kararlarında, milletlerarası tahkim sözleşmelerinin 805 Sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönündeki genel eğilimini değiştirerek daha tahkim dostu kararlar vermektedir. Yazımızın devamında Yargıtay'ın eski ve güncel kararlarını değerlendireceğiz.

III. Konunun Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirilmesi

Milletlerarası tahkim sözleşmelerinin 805 Sayılı Kanun kapsamında sayılıp sayılmayacağı, bir diğer deyişle, bir tarafı yabancı olan veya yabancılık unsuru taşıyan tahkim sözleşmelerinin dilinin Türkçe olma zorunluluğu olup olmadığı konusunda Yargıtay'ın birlik kazanmış bir görüşü bulunmamaktadır. Ancak eski kararlarında genel itibarıyla bu sözleşmeleri 805 Sayılı Kanun kapsamına alan Yargıtay'ın, güncel kararlarında bu görüşünden uzaklaştığı söylenebilecektir.

Yargıtay'ın istikrarlı bir içtihat oluşturamadığı hususu, aynı Hukuk Dairesi tarafından yıllar içinde verilen birbirine zıt nitelikteki kararlar incelendiğinde görülebilecektir. Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 07.10.1986 Tarih ve E. 1986/4231, K. 1986/5032 numaralı kararında: "...aynı Kanunun 2. maddesinde yabancı şirket ve müesseseler için bu mecburiyet Türk müesseseleri ile Türkiye tebeasından olan fertlerle mukavele harp; sadece muhabere,muamele ve temaslar ile Devlet dairelerine ibraz mecburiyetinde bulundukları evrak ve defterlere hasredilmiş olmasına ve bu durumda Türk şirketleri ile müesseselerin yabancı şirket ve müesseselerle Türkçe dışında bir dil ile yapılan sözleşmelerin geçerliliğinin yasaklanmamış bulunmasına..." şeklinde, yabancı şirket ile yabancı dilde yapılan tahkim sözleşmesinin geçerli olduğuna  hükmetmiştir. Yine 11. Hukuk Dairesi'nin 14.6.2007 tarih ve E. 2007/5129, K. 2007/9050 sayılı kararında da taraflardan birinin yabancı olduğu ve İngilizce düzenlenmiş bir sözleşmedeki tahkim şartının geçerliliği incelenmiş ve 805 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca "yabancı şirketler bakımından sözleşmelerin Türkçe yapılmasına dair bir zorunluluk olmadığı gerekçesi ile tahkim şartının geçerli ve uygulanabilir olduğu" kanaatine varılmıştır.

Bunun yanında, aynı Daire'nin 26.9.2017 tarih ve E. 2016/5836, K. 2017/4720 sayılı kararında, bir tarafı yabancı olan ve İngilizce dilinde düzenlenmiş tahkim sözleşmesine ilişkin olarak, "...805 Sayılı Kanun'un 4. m. hükmü karşısında sözleşmenin İngilizce düzenlenmiş olması nedeniyle davalının İngilizce kaleme alınmış tahkim şartına dayanamayacağı..." şeklinde tespitlere yer verilmiştir. Yukarıda belirttiğimiz kararların aksine, bu kararı ile Yargıtay, bir tarafı yabancı olan ve İngilizce dilinde düzenlenen sözleşmenin 805 Sayılı Kanun uyarınca geçersizliğine hükmedilmiştir.

Yargıtay'ın güncel kararlarında ise genel anlamda bir tutum değişikliğine gidildiği ve bu anlamda Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 2020 tarihli kararının büyük önem taşıdığı açıktır. 2.10.2020 tarihli ve E. 2020/1714, K. 2020/2652 sayılı ilgili kararda ilk kez iki Türk vatandaşı arasında akdedilen ancak yabancılık unsuru taşıyan tahkim sözleşmesi açık bir şekilde MTK kapsamında değerlendirilmiştir. Yargıtay bu kararında: "...Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15. maddesinde yer alan iptal sebepleri ile sınırlı yapılan incelemede; dava şartları ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına ve özellikle tahkim yargılamasına konu uyuşmazlıkta 4686 sayılı Kanun'un 2. maddesi gereğince yabancılık unsurunun bulunması nedeniyle 805 sayılı Yasa'ya aykırılığın söz konusu olmadığının anlaşılmasına..." ifadelerini kullanarak, yabancılık unsuru taşıyan dava konusu sözleşmenin dilinin Türkçe olmamasının 805 Sayılı Kanun'a aykırılık teşkil etmediğine karar vermiştir.

Yargıtay'ın bu ve devamında verdiği kararlarından, önceki kararlarına göre görüş değişikliğine gittiği ve önüne gelen uyuşmazlıklarda yabancılık unsuru yönünde inceleme yaparak, bu unsuru taşıyan sözleşmelerin MTK kapsamında incelenmesi gerektiği şeklinde istikrar kazanmaya başlayan kararlar verdiği görülmektedir.

IV. Sonuç

Yabancı şirketler ile Türk taraflar arasında akdedilen veya iki Türk arasında akdedilen ancak yabancılık unsuru taşıyan tahkim sözleşmelerinin Türkçe dışında bir dilde düzenlenmesinin sözleşmenin geçerliliğine etkisi sorunu günümüzde halen tartışma konusudur. Her ne kadar Yargıtay, geçmiş dönemde verdiği kararların aksine, yabancılık unsuru taşıyan tahkim sözleşmelerinin değerlendirilmesinde 805 Sayılı Kanun yerine MTK'nın uygulanması gerektiği yönünde istikrar kazanmaya başlayan kararlar vermekte ise de, Kanun'daki ve uygulamadaki bu belirsizlik halen tam anlamıyla giderilmiş değildir. Bu bağlamda, tahkim sözleşmesine imza atacak tarafların uygulamaki bu belirsizliği göz önüne alması gerektiği ve yabancılık unsuru bulunsun ya da bulunmasın, yapılacak sözleşmenin Türkçe tercümesini de   yaptırılması makul bir tavsiye olacaktır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.